ac_dc

    973 yılında avusturalyada kurulan grup agırlık olarak bogie tarzı üzerinde yogunlasti, fakat bu türün içine rock n roll ve hard rock unsurlarını kattı ve degisik bir sound elde etti.solist bon scott ın kirli ve umursamaz tavırlı sesi, angus young ın okul giysileri ve kendi özgü partisyonlari ile ac/dc dünyaca ünlü bir hardrock grubu olmayı basardi.1980 yılında ölen solistleri bon scottın anısına cıkardıkları “back in black” isimli albumler ile tüm zamanlarin en buyuk rock klasiklerinden birini yaptılar.”dirty deeds done dirt cheap”, “powerage”, “highway to hell”, “for those about to rock(we slaute you)” gibi albumleri, rock tarihinin en başarılı calismaları arasındaki yerlerini aldılar.

    AC/DC görkemli müziğiyle olduğu kadar konserleriyle de büyük bir gruptur. Daha başlangıçta konserleri gerçek birer şov halini almıştı. Özellikle Angus’un sahnedeki çılgın hareketleri, bir zaman sonra grubun vazgeçilmez eğlencelerinin başında yer almaya başlamıştı. Onun sahnedeki çılgın hareketlerine daima yenileri eklenerek grup bugünlere geldi.
    AC/DC gitarist Malcolm Young’un grubu (Amerika’dakiyle hiç bir ilgisi olmayan) The Velvet Underground dağıldıktan sonra, 1973’te Avustralya’da kuruldu. Küçük kardeşi Angus’u da eğitip yanına lead gitarist olarak aldıktan sonra grup Sidney çevresinde küçük tur ve konserler vermeye başladı. Ablası Angus’a sahnede okul kıyafetlerini giymesini önerdiğinde o sadece 15 yaşındaydı; ki bu görüntü zamanla grubun “olmazsa olmazlarından” oldu. Henüz Sidney’deyken “Can I Sit NextTo You” isimli singleları, Easybeats’in eski üyesi ağabeyleri George Young ve bir kaç arkadaşının yardımıyla çıktı.
    Ertesi sene grup, davulcu Phil Rudd ve basçı Mark Evans’ın da gruba katılmasıyla Melbourne’a yerleşti. Vokalist Dave Evans sahneye çıkmayı reddettiğinde, az rastlanan bir olayla, grubun şoförü Bon Scott vokalist oldu.
    Scott daha önceleri Avusturyalı pop gruplarından Fraternity ve Valentines’te de davulcuydu. Ama onun grubun başarısındaki asıl payı, halka grubu vahşiler gibi tanıtması oldu. Başı polisle sık sık derde giren Scott sayesinde grup Avustralya’da büyük tepkiler almaya başladı. Müzik yaşamları boyunca, haylaz bir eğlence duygusuyla karışık, vahşi akımları desteklediler.
    Grup Avustralya’da, 1974 ve19 75 yıllarında iki albüm piyasaya çıkardı: High Voltage ve TNT. Bu iki albümdeki şarkılarla High Voltage albümünün 1976’da çıkan Amerika ve İngiltere sürümlerini oluşturuldu, grup ayrıca bu iki ülkede turnelere çıktı. “Dirty Deeds Done Dirt Cheap” yıl sonunda çıktı. 1977’nin başında Evans grubu terkederken yerini Cliff Williams aldı. Aynı yılın sonbaharında, AC/DC, onları ilk defa Amerikan listelerine girmelerini sağlayan “Let There Be Rock” albümünü çıkardı.
    1978 ilkbaharında çıkan “Powerage”, grubun hayranlarının iyice artmasının sağladı- bunun oluşmasında izleyicileri tek kelimeyle coşturan konser gösterilerinin de en az albüm kadar katkısı oldu. Aynı yıl, bu konser görüntüleri “If You Wany Blood, You’ve Got It” adıyla satışa sunuldu. Ama grubu asıl üne kavuşturan, ertesi sene gelen ve satışı ilk kez milyonu aşarak Amerika’da 17.liğe, İngiltere’de ise sekizinciliğe yükselen “Highway to Hell” oldu.
    AC/DC’nin bu hızlı çıkışı 20 Şubat 1980’de Bon Scott’un, resmi raporlara göre ölümüne alkol alarak hayata veda etmesiyle darbe aldı. Mart ayında Scott’un yerine Brian Johnson geldi. Bir ay sonra grup, dağılmadıklarını müjdeleyen, sadece Amerika’da 10 milyondan fazla satan en büyük çalışmaları, Back in Blackalbümünü doldurdu. AC/DC, sonraki yıllarda, Amerikan listelerinde ilk sıralara yerleşen “For Those About to Rock We Salute You” ile dünyanın en geniş rock toplulukları arasında yer aldı. 1982’de Rudd da gruptan ayrıldı, onun yerini bir başka İngiliz Simon Wright aldı.
    1983’teki “Flick of the Switch”in ardından, topluluğun maddi dayanakları bozulmaya başladı ancak bu kötü gidişatı 1990’larda, müzik dünyasında çok büyük ses getiren “Thunderstruck” parçasının da içinde bulunduğu “The Razor’s Edge” ile tersine çevirmeyi başardılar. Bu yıllarda 1970 ve 1980’lerdeki kadar başarılı olamamalarına rağmen, bir kuşağın kılavuz grubu olduklarını göstermişlerdir. 1995 sonbaharında onaltıncı albümleri “Ballbreaker” çıktı. Rick Rubin tarafından çıkarılan bu albüm AC/DC’nin müzik hayatındaki belki de en olumlu eleştirileri aldı. Bu albüm Amerikan listelerine 4. sıradan girdi ve ilk altı ay içinde bir milyonu aşkın sattı.
    Grup ilk günkü yaklaşımlarını koruyarak kökü rock’n’roll, hard rock ve yer yer blues’a dayanan müziğini yapmayı sürdürüyor; ısrarla. Başlangıçta iki İskoçyalı ve üç Avustralyalı dan oluşan grupta bugün Avustralyalılar yerine üç İngiliz var. AC/DC’nin bugünlere gelmesinde kuşkusuz Angus ve Malcolm Young kardeşlerin ve beklenmedik bir şekilde gruba katılan Bon Scott’un büyük payları var.

    Share.
    Leave A Reply